Bu yazı fotoğrafçılıkla ilgili temel bilgi sahibi olan ve fotoğrafçılığını geliştirmek isteyen amatör fotoğrafçılardan ziyade, yeni fotoğraf makinesi almış ve çektiği fotoğrafları beğenmeyen, daha güzel fotoğraflar çekmek isteyen kişilere yönelik tavsiyeler içermektedir. Ama her seviyedeki fotoğrafçının işine yarayabilecek ipuçlarını da barındırır.

Sorumuz veya sorunumuz daha güzel fotoğraf çekmek. Bir çok fotoğrafçının söylediği ve savunduğu bir deyiş vardır: “Fotoğrafı makine değil gözler ve beyin çeker.” Bana göre bu oldukça iddialı ve yanlış bir tanımlama. Daha çok egosunu tatmin etmek isteyen, bilgi ve ekipman kullanımı konusunda bir sıkıntısı olmayan, dinozorlar ve onların hayranları tarafından kullanılır. Kişisel fikrime göre ise herkes güzel fotoğraf çekebilir. Bunun için birazcık çaba ve birkaç ipucunu bilmek yeterli olacaktır. Burada sıralayacaklarım da zaten bunlardan ibaret.

İlk olarak; ekipmanınızı daha iyi tanıyın

Bedenimiz de bir ekipmandır, bilincimizin kullandığı bir ekipman. Onu ne kadar iyi tanıyor ve kullanabiliyorsak her yaptığımız işte o denli başarılı oluruz. Fotoğraf makinesi ve objektifler de birer ekipmandır, onları bedenimiz, dolayısıyla beynimiz ve en temelde bilincimiz vasıtasıyla kullanırız. Fotoğraf ekipmanını bedenimizin bir uzantısı olarak gördüğümüz, bedenimizin bir parçası olarak hissettiğimiz taktirde o ekipmandan en verimli şekilde yararlanabiliriz. Bunun için de o ekipmana ait her türlü bilgiyi elde edip, araştırıp öğrenmek ve deneyerek test etmek, sonuçta çıkan ürünün yani fotoğrafın kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. Bu yüzden ister kompakt bir dijital, ister profesyonel bir DSLR makinamız olsun, öncelikle makinamızı iyi tanımalıyız, sınırlarını iyi bilmeliyiz. Hangi koşullarda hangi tepkileri verdiğini test etmeliyiz.

Diyelimki eski kompakt bir dijital makinamız var ve onunla iç mekanda bir çekim yaptığımızda maviye kaçan renkler ağırlıkta oluyor. Bu, makinamızın otomatik beyaz ayarının iç mekanda dengeli çalışmamasından ileri geliyordur, eğer elle değiştirme imkanımız varsa beyaz ayarını bulunduğumuz koşullara göre sarı ampül ya da floresan konumuna çekerek daha doğru fotoğraflar elde ederiz. Ama bunun için önce makinamızın buna izin verip vermediğini bilmemiz gereklidir. Ayrıca tüm fotoğraf makinalarında uluslararası kabul görmüş işaretler ve semboller kullanılır. Bunların anlamlarını bilmek fotoğraf makinanızı ayarlarken oldukça işinize yarayacak ve sizi hızlandıracaktır. ek olarak ileride ekipmanınızı değiştirmeniz halinde ayarlar konusunda sıkıntı çekmenizi de engelleyecektir.

Temel fotoğrafçılık terimlerine aşina olun

Temel fotoğraf terimlerine aşina olun çünkü makinanın kullanım kılavuzunda, eğitici yazılarda veya fotoğrafla ilgili herhangi bir makalede bu terimler kullanılır. Bu temel terimler fotoğrafın alfabesidir. Bunları iyice hazmedin ve anlamaya çalışın. Birbirleri arasındaki ilişkileri öğrenin, inanın bu çok vaktinizi alacak bir çalışma değil. Bilmeniz gereken sadece birkaç terim, diyafram, enstantane, iso, kadraj, net alan derinliği vb. Tabi derinlemesine bilgi sahibi olmanın hiçbir zararı yok ama önemli olan diyafram, enstantane ve iso arasındaki ilişkiyi iyi anlamak, bunu unutmayın.

Akşama doğru veya sabah erken saatlerde fotoğraf çekin

Gün doğumu ve batımı dışında, gün içerisinde fotoğraf çekmek için en güzel saatler güneş ışıklarının eğik geldiği sabah erken ve akşam güneş batmadan önceki son saatlerdir. Çekmek istediğimiz konuya ışığın nereden geldiğine dikkat etmeliyiz. Konumuz aydınlanmalı biz ve makinamız değil. Bu yüzden güneşi arkamıza almak en iyi çözüm olarak görünmektedir. Eğer öğlen saatlerinde fotoğraf çekmek zorunda kalırsak mümkün mertebe ışıklı alanların ve gölgelerin çok olduğu parçalı ışıklı bölgelerden kaçınmalı, ışığın daha homojen olduğu, eşit dağılmış kısımlara yönelmeliyiz. Sert gölgeleri yumuşatmak için gün ortasında flaş kullanmak ta ayrıca bir çözüm olarak kullanılabilir.


Akşam güneşinde çekilmiş bir portre fotoğraf

Modelden ziyade kadraja giren arkaplana dikkat edin

Ekipmanımızı bir nebze olsun tanıdığımızı varsayarak fotoğraf çekmek için kendimizi dışarıya atıyoruz. Ya da bir tatildeyiz, bulunduğumuz mekanı ve tatil anılarımızı hatırlamak amacıyla birilerinin fotoğrafını çekiyoruz diyelim. Öncelikle dikkat etmemiz gerekenin model yani fotoğrafı çekilecek kişiden ziyade arkaplan (fon) olduğunu unutmayalım. Fotoğraf bir soyutlamadır. Var olan oldukça geniş bir alandan kadrajımız kadar olan kısmı çekip almaktır. Bu yüzden fotoğrafını çekeceğimiz kişiye değil de arkaplanına dikkat etmeli, oradaki fazlalıkları kadrajdan çıkartmalıyız. Hatırlamak istediğimiz bir mekandır sonuçta ve o mekanı hatırlamak için güzel bir yer seçmişizdir ama yerde bir beyaz poşet, bir içecek kutusu veya bir pet şişe görmek dikkatin orada toplanmasına sebeb olabilir ve bu da sonradan fotoğraf baktığımızda bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Eğer imkanımız varsa bu tip şeyleri arkaplandan uzaklaştırmalıyız. Bir çöp bidonu gibi uzaklaştıramayacağımız bir nesneyi de model ile gizlemeliyiz. Eğer bunları yapamıyorsak kadrajı değiştirmeyi denemeliyiz.

Gergin modellerle çalışmayın, onları neşelendirin ve doğal hallerini yakalayın

Herşey yolunda, fotoğrafı çekmek üzere deklanşöre basacağız, hemen basmayın, biraz bekleyin. Yada basın, sonra modelle bir iki kelime konuşun ve tekrar basın. Bunu değişik yöntemler kullanarak uygulayabilirsiniz. Bunun yapmaktaki amacımızı şöyle açıklayabilirim; genelde insanlar fotoğraf çektirirken bir miktar gergin olurlar ve zaten bu gerginliği atmalarını sağlamak amacıyla gülmeleri istenir. Fakat bu gülüşte de ayrı bir yapaylık vardır. Fotoğrafı çekilen insan üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi rahatlar, işte siz de duruşu ve kadrajı bozmamak kaydıyla o rahatlama anının fotoğrafını çekerseniz fotoğraflarınız daha bir doğal olacaktır. Farklı şekillerde uygulanabilir, mesela herşey hazır fotoğrafı çekeceksiniz, modelin içtenlikle güleceğini bildiğiniz bir espri patlatın ve o gerginliğini üzerinden atıp gülerken siz o içtenliğin fotoğrafını çekin.


Buz gibi bir su, “bitir de gidelim” diyen bir model, eğlenceli bir nükte ve sonra fotoğraf

Modelinizi ortaya yerleştirmeyin

Hala tatildeyiz, bir insan ve arkaplanda da bir mekanın fotoğrafını çekiyoruz. Fotoğrafa başlayanların genel eğilimi modeli kadrajda ortaya yerleştirmektir. Fakat bu çoğunlukla fotoğrafa olumsuz katkı yapar. Genel fotoğrafçılık anlayışında bakış, duruş veya hareket yönünde boşluk olacak şekilde modelin sağa ya da sola yerleştirilmesi kabul görmüştür. Bunun istisnaları olabileceğini unutmayın fakat istisnaları uygulayabilmek için öncelikle bu bilgiyi bilmeli, uygulamalı ve hangi durumlarda istisnalar olabileceğini keşfetmelisiniz. Modelin manzarayı kapatacak şekilde değil de, sağda ya da solda olmasının bize kazandırdığı avantajlardan birisi de arkaplanda kesintisiz bir manzara sunmasıdır.

Kısaca ve kabaca en temel terimleri tanıyalım

Kadraj: Fotoğraf makinesinin dijital ekranında ya da vizöründe görünen görüntüdür, yani fotoğraf karesinin içine dahil edilen her şey kadraj olarak anılır.
Diyafram: Fotoğraf makinelerinde, objektif içinden geçen ışığın derecesini ayarlamak için kullanılan ve çoğunlukla objektif içine yerleştirilmiş olan metal düzenek. Alan derinliğini değiştirmek için kullanılır.
Enstantane: Işığa duyarlı alanın ışık aldığı süre. ya da perdenin açılması ile kapanması arasında geçen zaman.
ISO: Işık hassasiyeti.
Net alan derinliği: Fotoğraf çekerken kadrajda belirli bir nokta netlenir. Bu noktanın bir miktar önü ve bir miktar arkası da fotoğrafta net olarak çıkacaktır. Fotoğrafta net olan kısma net alan derinliği denir. Diyafram kısılarak artırılabilir.

Teknik mi Sanat mı?

Fotoğraf teknik ve sanatın birleşiminden oluşur. Teknik kısmını okuyarak, ders alarak, çalışarak öğrenebilir ve uygulayarak bu konuda eksiksiz hale gelebilirsiniz. fotoğrafın teknik kısmı sınırlıdır, ne kadar çok okursanız o kadar çabuk öğrenir ve bu kısmı tamamlarsınız. Sanat kısmı ise tamamen size kalmış, iç dünyanıza, kişiliğinize, geçmişinize ve çevrenize bağlıdır. Sanat kısmını geliştirmek yıllar alabileceği gibi, ilham şeklinde güzel fotoğraflar ve kurgular yaratmamanız için hiçbir neden yoktur. Diğer sanatlarla ilgilenmek, özellikle sinema ile ilgilenmek fotoğrafçılığınıza olumlu yönde katkı sağlayacaktır.