Aslında DSLR makinelerde objektif seçiminin nasıl yapılacağı hakkında bir yazı yazmayı planlamıştım, hatta başlamıştım. Fakat objektif seçimi yaparken bizim için çok önemli bir konu olan Kırpma Faktörü ya da Odak Uzaklığı Çarpanı’nın ne olduğunu bir türlü özet haline getirerek anlatamadım. Bu yüzden bu konuda geniş bir yazı yazmaya karar verdim.

Öncelikle Odak Uzaklığı Çarpanı ya da Krop Faktörünü anlamaya çalışalım.

Aslında bu konuda Internet üzerinde kaynak bulma konusunda sıkıntı çekmezsiniz. Ama farklı bir dille ben de anlatayım. Eskiden fotoğraf makinelerinin görüntüyü kaydettiği yer filmlerdi. 35mm film eskiden kullanılan fotoğraf makinelerinde standart olarak kullanılıyordu (gerçi hala kullanılıyor). Bu standartta çektiğimiz tek bir fotoğraf film üzerinde 24mm x 36mm lik bir alan kaplıyordu.

Şimdi kullandığımız makinelerde ise filmin yerini sensör dediğimiz, ışığa duyarlı elektronik devreler aldı. Eskiden kullandığımız bir objektifi kullanarak aynı görüntüyü filmli SLR makinada değil de DSLR (dijital SLR) makinelerde almaya çalıştığımızı düşünelim. Filmin yerine geçen sensörün boyutunun da 24mm x 36mm lik bir ölçüye sahip olması gerekecektir. Nitekim bu şekilde üretilen fotoğraf makinelerine Full Frame (bu terim için Türkçe’de “tam kare” ya da “tam çerçeve” karşılığı kullanılmaya çalışılıyor fakat anlamını tam olarak vermediğini düşündüğümden bu yazıda full frame olarak kullanmaya devam edeceğim.) Dijital SLR adı veriliyor. Örnek olarak şu anda piyasada en çok satılan Canon 5D Mark II, Nikon D700, Sony Alpha A900 gibi makineleri verebiliriz.

Üreticiler bazı sebeblerle 24mm x 36mm boyutunda olması gereken sensör boyutunu küçülterek kullanmaya karar verir. Böylelikle Full Frame (bundan sonra FF olarak geçecektir.) haricinde başka standartlar ortaya çıkar. Bunlardan en yaygın olanı APS-C denilen formattır. Kısaltmaları görünce gözünüz korkmasın bu piyasada genel anlamda krop faktörlü denilince akla gelen standartın ta kendisi. Yani Nikon için 1.5 ve Canon için 1.6 olan değer. Nikon APS-C standardını Nikon DX format ismiyle kullanır. Nikon DX format bir fotoğraf makinesinde (D90, D300, D5000, D7000 vs.) sensör boyutu yaklaşık olarak 23.6 x 15.8 mm dir. Bu iki standart arasındaki oran Odak Uzaklığı Çarpanı ya da Kırpma Faktörü olarak adlandırılıyor. Nitekim hesaplandığında FF ve Nikon DX format diyagonalleri arasındaki oran 1.5 olarak bulunacaktır.

Canon ise APS-C standardını 1.6 olarak kullanır. Yani Canon’un piyasada satılan giriş seviyesi DSLR makinelerinin sensör boyutu FF makinası olan 5D ya da 5D Mark II den 1.6 oranında daha küçüktür. Canon 500D, 550D, 60D veya 7D gibi modelleri krop faktörlü makinelerdir ve sensör boyutları 22.3mm x 14.9mm dir.

Bu bilgiler ışığında kısaca Odak Uzaklığı Çarpanı ya da krop faktör: 35mm filmin diyagonal uzunluğunun (43.267mm) fotoğraf makinesinde kullanılan sensörün diyagonal uzunluğunun na oranıdır.  Ya da çok daha kaba tabirle 35mm filmin sensör boyutuna oranı da diyebiliriz.

Anladık, bazı makinelerin sensörleri daha küçük olduğundan bunlara krop faktörlü makinalar deniliyormuş. Peki bu neyi değiştiriyor? İyi bir şey mi? Kötü bir şey mi?

Elimizde herhangi bir objektif olduğunu düşünelim, mesela Nikon 300mm f/4. Bu objektifi FF makinede ve Nikon DX formatlı bir makinede kullandığımızda farklı sonuçlar elde ediyoruz. (Bu arada bilmeniz gereken ek bir bilgi de şu ki objektiflerin üzerinde yazan odak uzaklıkları standart olarak 35mm filmli makinalar ya da FF makinalar düşünülerek yazılmıştır.)

Üstteki fotoğraf Nikon D700 gövde ve 300mm odak uzaklığı olan bir objektif ile çekilmiş iken, aşağıdaki fotoğraf bir DX gövde olan Nikon D300 ile temsili olarak çekilmiştir.

Fotoğraflardan da açıkça görüleceği gibi; uzaktaki objeleri yakınlaştırma konusunda krop faktörlü makinalar bize avantaj sağlıyor. Aslında bu avantajı kısaca şöyle özetleyebiliriz. Kullandığımız gövde krop faktörlü (APS-C) gövde ise üzerinde kullanacağımız objektifin odak uzaklığını Nikon için 1.5 ve Canon için 1.6 ile çarpmamız gerekiyor. Yani ikinci fotoğrafta aslında biz Nikon D300 ve 450mm lik bir objektif kullanarak fotoğrafı çekmiş gibi oluyoruz. Eğer astronomi, vahşi hayvan veya kuş fotoğrafçılığı gibi bir uğraşınız olacaksa krop faktörlü bir makina kullanmak size oldukça büyük bir avantaj sağlayacaktır.

Fakat tahmin edebileceğiniz gibi krop faktör geniş açılar için bir dezavantaja dönüşecektir. Yani siz FF makinada 24mm bir objektif kullanırken 84° lik bir açı görürsünüz. Aynı objektifi krop faktörlü bir makina da kullandığınız da ise sadece 61° lik açıyla yetinmeniz gerekecek.

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte krop faktörlü gövdeler oldukça gelişti ve objektifler de özel olarak bu gövdeler için üretilmeye başlandı. Krop faktörlü gövdelerde hem FF hem de krop faktörlü gövdeler için üretilen objektifleri kullanabiliyoruz; fakat krop faktörlü bir objektifi FF gövdede kullanamıyoruz. Aslında bazı istisnalar mevcut ama genel anlamda böyle bilinebilir. Yani Nikon FF bir makinanız varsa ona üzerinde DX ibaresi yazılı olan bir Nikon lens almayacaksınız anlamına geliyor.

Objektiflere giriş yapmışken arada ihmal edilen ama krop faktörlü gövdelerin bir avantajından bahsetmek isterim. Genel olarak objektiflerin en keskin oldukları bölge merkez ve merkeze yakın kısımlardır. Kenar ve köşelere gidildikçe keskinlik azalır. FF bir objektif krop faktörlü bir makinada kullanıldığında elde edilen görüntü kırpılmış olduğundan kenar ve köşelerdeki daha az keskin bölgelerden de arındırılmış olacaktır.

Örneğin Nikkor AF 85mm f/1.4 D full frame ve krop faktör gövdelerde kullanılabilen bir objektif. Keskinlik kriterimiz için en bilimsel yöntem MTF grafiklerine bakmaktır, ben de öyle yapıyorum ve photozone‘un yaptığı incelemeye bakıyorum, MTF grafiği aşağıda;

Grafik alışık olmayanlara karmaşık gelebilir ama kısaca söylemek gerekirse tüm diyafram değerlerinde merkezdeki çözünürlük bizi tatmin ederken (mavi bloklar) kenar (bordo) köşelerdeki (sarı) çözünürlük ancak f/5.6 ve sonrasında işe yarar gibi duruyor. Biz bu objektifi FF olmayan krop faktörlü bir makinada kullandığımızda ise yukarıdakinden daha iyi bir grafikle karşılaşacağımız kesin.

Başka bir konu ise vignetting; yani fotoğrafın köşelerinde oluşan hafif kararma. FF objektiflerin tamamına yakını açık diyaframlarda vignetting oluşturur, diyafram kısıldıkça bu azalır, Objektifleri krop faktörlü gövdelerde kullandığımızda ise kararma yapan yerlerin bir kısmı sensör dışında kalacağından vignetting te azalma söz konusu olacaktır. Bu da krop faktörlü gövdelerin çok önemli olmasa da başka bir avantajı olarak söylenebilir.

Full frame sensör ve krop faktörlü sensör üretim teknolojileri birbirinden farklı. Full frame sensör üretimi hem daha zor hem de daha pahalı, bu yüzden üreticiler amatör fotoğrafçıları tatmin edecek APS-C sensörler ve bu sensörleri taşıyan gövdeler üretmekte ısrar ediyorlar. Krop faktörün bir avantajı daha burada ortaya çıkıyor, maliyet. DSLR gövdelerde krop faktörlü makinalar her zaman full frame makinelerden daha ucuzdurlar.

Dezavantajlarına kısaca göz atarsak, aynı megapiksele sahip FF ve krop faktörlü iki sensörü (ya da gövdeyi) karşılaştırdığımızı düşünelim. Krop faktörde piksel boyutu daha küçük olacak ve bu yüzden detay yakalama kabiliyeti azalacaktır. Şöyle de açıklayabiliriz; pikseller daha büyük alana yayıldığından piksel boyutları daha büyüktür ve büyük olduklarından daha fazla ışık toplarlar. Daha fazla ışık daha fazla ve doğru bilgiyle aynı anlama gelir. Noise ya da gürültü (dijital fotoğrafta istenmeyen noktacıklanma, kumlanma) oluşumuna neden olan bilgi kaymaları da elimizde daha çok bilgi olduğundan daha da zorlaşacaktır. Kısaca büyük piksel boyutu yüksek ISO değerlerinde başarımı artıran bir faktördür ama tek başına yeterli değildir.

Başka bir konu olan Net Alan Derinliği (DOF: Depth of field) konusunda da bir şeyler söylemek gerekecek sanırım. Çünkü aynı odak uzaklığı ve diyafram kullanılarak yapılacak çekimlerde FX gövdelerle daha sığ alan derinliği elde edilecektir. Bir örnek vermek gerekirse krop faktörlü bir gövde ve odak uzaklığı 50mm olan bir objektif kullanıyoruz ve diyaframı da f/1.8 olarak ayarladık. Netlediğimiz mesafe de 2m olsun. Bu durumda toplam alan derinliğimiz ~11.2cm olacak. Aynı kadrajı elde etmek için FF makinede 75mm odak uzaklığı olan bir objektif kullanmamız gerekecek. Diyaframı f/1.8 olarak ayarlıyoruz ve 2m uzaklığı netliyoruz. Kadraj, diyafram değerimiz ve netleme noktamız aynı olmasına rağmen elde edeceğimiz toplam alan derinliği sadece ~7.3cm olacaktır. Toplam alan derinliklerini oranlarsak yine yaklaşık krop faktör olan 1.5 değerine ulaşabiliriz.

Aslında bu çekimi biraz daha farklı olarak; odak uzaklığını değiştirerek değil de aynı odak uzaklığındaki objektifi kullanarak, bulunduğumuz konumu değiştirerek aynı kadrajı elde etmek suretiyle de yapabiliriz. Yani FF makinede da 50mm f/1.8 objektifi kullanalım ve diyaframı da f/1.8 olarak ayarlayalım, önceki çekimdeki kadrajın aynısı yakalamamız için fotoğraf makinesini yaklaştıralım ve 1.333m ye netleme yapalım. Değişen bir şey olmayacak alan derinliğimiz yine sadece ~7.3cm olacaktır. Buradan da anlaşılacağı gibi sensör boyutu büyüdükçe sığ alan derinliği elde etmek kolaylaşıyor ve tersi durumda da artıyor. Bunun bize pratikteki getirisi ne olur diye sorabilirsiniz. Özellikle makro çekimlerde ihtiyacımız olan büyük alan derinliğini krop faktörlü makinelerle yakalamak daha kolay, hatta sadece küçük sensörlü olduğundan bazı makrocular kompakt makinelerle makro çekimi yaparak harikalar yaratıyorlar. Diğer durumda portre ya da moda fotoğrafı ile uğraşanlar için önemli olan sığ alan derinliğini yakalamak ise FF gövdelerle daha kolay oluyor diyebiliriz.

Krop Faktör ya da Odak Uzaklığı Çarpanı DSLR makina seçimi yaparken bilmeniz ve hatta anlamanız gereken kavramlardan biri. Henüz objektif seçimine geçemedik; ama bu yazıyla da birçok konuya açıklık getirdik gibime geliyor.

Odak Uzaklığı Simülatörü‘nü kullanarak objektiflerin gördükleri açıların birbirlerinden farkını daha iyi anlayabilirsiniz.