Kendimce uzun sayılabilecek bir süredir adam gibi fotoğraf üretemiyorum. “Bari içimdekileri fotoğraf yerine metin şeklinde dışavurum yapayım.” diye düşündüğümde bu yazı ortaya çıktı. Konu; daha önce açılan ama üzerinde uzun ve derinlemesine bir konuşma/düşünce yapmadığım birşeydi. Şimdi, burada çağrışımlı düşünme şeklinde birşeyler karalayabilirim.

Fotoğrafı sanat olarak tanımlamadığımı, teknolojinin bize sunduğu nimetlerden biri olduğunu, yani kısaca; sadece bir teknikten ibaret olduğunu çeşitli kereler dile getirdim. Bu elbetteki fotoğraf tekniğini kullanarak sanat yapamayacağınız/yapmayacağınız anlamına gelmiyor.

Fotoğraf alanındaki teknolojik gelişmeler herşeyi değiştiriyor. Geçmişte var olan ve “an’ı yakalamak” olarak adlandırılan fotoğrafçılık şimdi hiç te o şekilde anılmıyor. Belki geçmişte an’ı yakalamak gerçekten değerliydi (bu değer nasıl tespit ediliyorsa) fakat şimdi teknolojik gelişmelerin bize sunduğu imkanlarla saniyede 10 kare çekebilen ve bu çekimi dakikalarca sürdürebilen DSLR gövdeler mevcut. Bu makineler parası olanın çok rahat ulaşabileceği uzaklıkta duruyor. Yani kısacası parası olan an’ı yakalıyor. Böyle yakalanmış bir an’ın değeri ne kadar acaba?

Geçenlerde okuduğum bir haberde fotoğrafın netlik mesafesini fotoğrafı çektikten sonra ayarlayabilen bir teknolojiden bahsediliyordu. Bu teknolojiyi geliştiren Lytro firması bunun bir devrim olduğunu iddia ediyor, belki de öyle. 3D televizyonların elektronik marketlerde artık sıradan ürünler olması ve 3D fotoğraf teknolojisindeki gelişmeler de dikkat çekici. Bunun yanında hologram teknolojisinin ve ileride bu yönde meydana gelecek hızlı atılımların tüm görsel materyal kullanan sektörlere hakim olacağını düşünüyorum.

Tüm bu teknolojik gelişmeler, ilerlemeler fotoğrafın anlamını kaybetmesine ve teknik olarak farklılaşmasına neden oluyor/olacak. Fotoğraf tekniğini kullanarak sanat eseri üretme çabasında olanlar için durum biraz daha farklı. Çünkü onlar için fotoğraf bir araç, asıl ürüne ulaşmak için kullandıkları bir teknik. Bu tekniğin gelişmesi veya değişmesi onlar için çok fazla anlam ifade etmiyor, işlerine yarayan kısmı ile ilgilenip onunla sanat eseri üretmeye devam edebilirler. Onların ilgisi son aşamada ortaya çıkan ürüne odaklanmış durumda. Bunun dışında kalanlar ve fotoğrafı başlı başına bir sanat olarak görenler için durum pek parlak değil. Belki de gelecekte onlar şimdiki ebru sanatı ya da hat sanatı ile ilgilenenlerin konumunda bulacaklar kendilerini. Fazla üzülmeyin, tüm bunlar hemen değil 40, belki 50 yıl içerisinde olacak.

Gelecekteki fotoğraflar sadece screen capture işleminden ibaret olabilir. Herhangi bir 3D video içerisine girerek kameramızı istediğimiz yere ve zamana yerleştirerek oranın görüntüsünü alabiliriz. Işık bilgisi kaydeden sensörlerimiz karanlıktaki detayları bile tam olarak kaydedebilecek şekilde evrimleşebilir. Haberciler için daha kötüsü de olabilir; habere fotoğrafçı göndermek yerine üç beş adet üstün teknoloji böcek gönderilir. Olay her açıdan 360° panoramik olarak hareketli görüntü şeklinde kaydedilir. Sonra istenilen görüntüden istenilen zamana ve detaya ait görüntü çıkartılıp alınır. Herhangi birşeyi kaçırma riski yok.

Fotoğraf ve fotoğrafçılık şu sıralar altın çağını yaşıyor, biz de bundan pahalı ve karmaşık oyuncaklarımız vasıtasıyla nasibimizi alıyoruz. Beki de bunu fotoğrafı çekilmeyen herhangi bir nesne, herhangi bir kişi, herhangi bir manzara kalmayana dek sürdüreceğiz, ta ki fotoğraf ölene kadar. Evet fotoğraf ölecek, anlamını yitirecek ama dünya savaşından önce mi yoksa sonra mı olduğunu söylemek şimdilik zor. Fazla karamsar mı oldu? Yok hayır, benimki sadece mantıklı bir önsezi..