Baktığımda rahatça görebiliyorum, insanların gözlerinin arkasında kelimeler var. Baktıkları herşeyi onlarla görüyorlar ve onlarla inkar ediyorlar. Anlamlandırıyorlar o kelimelerle. Çünkü anlamsız olandan korkuyorlar. İnsanlar bu kelimelerle dünyayı sorguluyor ve yargılıyorlar. Sonrada gördüklerini mahkum ediyorlar, hapsediyorlar.

Ama aslında kendileri hapsoluyorlar bu kelimelere. İnsanların gözlerinin arkasında kelimeler var. Görüntüler bu kelimelere çarparak zarar görüyor, farklılaşıyor, bozuluyor, parçalanıyor, dağılıyor. İnsanlara bi bakın, otobüste, vapurda, kaldırımda, ofiste, konuşmayan o insanlar aslında gördükleri herşeyi anlatıyorlar kendilerine, çünkü anlamıyorlar başka türlü, kesintisiz konuşup duruyorlar kendileriyle, bu kelimelerle. İnsanların gözlerinin arkasında kelimeler var. Bakıyorlar ve anlatıyorlar ne gördüklerini kendilerine, sonrada şikayet ediyorlar herkese kendi yarattıkları dünyayı.

Oysa ki dünya orada, olması gerektiği yerde ve olması gerektiği gibi, hep aynı. Ama bunu bilmeyenler farklı kelimeleri kullananlar farklı dünyaların insanları olup çıkıyorlar bir anda. Savaşıyorlar birbirleriyle ve sonra kendileriyle. İnsanların gözlerinin arkasında kelimeler var. Yazık, söküp atamıyorlar o kelimeleri, hatta her gün bir yenisini ekliyorlar o kelimelere, daha da karanlık oluyor ortalık.

Görüş alanlarını kapatıyor bu kelimeler, birbirine karışıyor, üst üste biniyor, bağlanıyor, çözülemiyor. Özgürleşmenin bu kelimelerden kurtulmak olduğu kimse söylememiş onlara, olur da birgün söyleseler bile gözlerin arkasındaki kelimeler izin verir miydi buna?

İnsanların gözlerinin arkasında kelimeler var ama bebeklerde yok bu kelimeler. Onlara öğretemediniz daha. Çünkü onlar özgürlüğünü yaşıyor, tadını çıkartıyor, izin vermiyorlar size. Ama siz dayattıkça dayatıyorsunuz ve pes ediyor bir gün, hapsoluyor sizin kelimelerinize, görüşleri bozuluyor ve artık göremiyorlar. Artık olması gereken dünyayı olması gerektiği gibi göremiyorlar…